25 Temmuz 1958 öyle sıradan bir tarih değil!
İleride her doğan ölümlünün kendi hayatını kurgulama yeteneğinden çok daha fazlasını yapacak olan bir aslanın doğumu!
Öyle bir aslan ki; tüm yavru aslanlar gibi merak ederek, tüm genç aslanlar gibi oynarken kalp fethederek, tüm yetişkin aslanlar gibi yoktan yaratarak ve tüm aslan krallar gibi vizyonuyla kitleleri değiştirip, liderliğiyle alanlarını genişleterek büyüyen ve her kral gibi sevenleri ve imparatorluğu kadar yalnızlığı ve kendi özel alanlarını da dengeyle koruyan bir aslan…
Türkiye gezgini olarak doğan bu aslan, yıllar içinde bir dünya gezgini oluyor ve zekâsı ile içgüdülerini vizyonuna katarak bir başarı hikayesine imza atıyor. Bu öyle bir başarı hikayesi ki ona hak ettiği her şeyi ünü, serveti, ödülleri kısaca bir ölümlünün sahip olacağı her şeyi beraberinde getiriyor.
Ancak o sıradan bir ölümlü değil, seçilmişlerden! Hediyeleri sadece dünyanın değil evrenin anlayabileceği incelikte ve zenginlikte!
Hayat yıllar içinde insana hiç beklemediği hediyeler sunar zaten. Ona sunduğu en büyük hediye de kendisi ve yalınlığı oluyor. Ölümlülerin anlayamayacağı bir arınma ile, başka bir evrenin kapıları açılıyor ona. Açılan yeni kapıdan bilmeden geçiyor önce. Ancak yolda gerçek dostları, güzellikleri, gerçek aşkı, sevdayı, aileyi, memleketini, varla yoğu öğrenerek ilerliyor. Belki de vizyonu körelecekken en parlak zamanında en parlak haline ulaşıyor. Hayat ona ikinci yarısında öyle güzellikler hediye ediyor ki gücüne güç, gönlüne sevgi, yanına sahicilik katıyor.
Böyle işte benim tanıdığım Aslan Kral Cem Kınay… Tutkuları ile, sahip oldukları ya da olmadıkları ile, yarattıkları ile, dürüstlüğü ile, keskin zekası, güçlü yüreği ile… Sadece sevenlerine değil, hayata bir hediyedir kendisi. Sevgi doludur hak edene gani gani verecek kadar, vizyon doludur her isteyene çağlayan gibi akıtacak kadar, güçlüdür ne olursa ayakta kalıp hayat mücadelesini şikayet etmeden sürdürecek kadar.
Akıllıdır, adamın hasıdır!
Benim hayatım boyunca bulamadığım ailem, son durağımdır…